19 Nisan 2010 Pazartesi

Konaklama 1 - Konaklama Çeşitleri


Londra'ya gelmeden önceki planım şöyleydi: Gelmeden önce ayarladığım yeri beğenirsem ev sahibine bir teklifte bulunurum. 6 aylık sözleşme yaparız oda bana indirim yapar. Sonuçta pek fazla kimsenin haftada 120 pound veripte bu kadar süre kalacağını sanmıyordum. O, bir sözleşmesi ve sözleşme boyunca bir kira geliri olacağı için bense kalacak bir yer bulduğum için mutlu olacaktım.

Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. 3ncü haftanın sonunda teklifimi yapıp bir hafta düşünmesini istedim. Cevap olarak, çalıştığı aracı firmayla ilişkilerinin bozulmasını istemediğini bu yüzden de bu teklifimi kabul edemeyeceğini belirttiğinde bayağı üzülmüştüm. Kaldığım ev 3ncü Zone'da (bu "zone" kelimesini kullanmak bayağı bilim kurgu etkisi yapıyor bende :)) idi. Eğer trenden indikten, eğer yürümek istersem iki, yürümek istemezsem üç vasıta ile ulaşıyordum ama odam büyüktü, kendime ait bir banyo-tuvaletim vardı, evin kullanımı neredeyse tamamen bana aitti ve her sabah okula giderken "günaydınlaştığım" hoş bir bisikletçi İngiliz bir kız vardı. Ev sahibem Jo sabah 7'de çıkıyor akşam 7'de geliyor, yemeğini hazırlıyor ve odasına çekilip uyuyana kadar televizyon izliyordu ve bana hiç karışmıyordu. Her şey süperdi yani. Ancak haftada 120 Pound + Zone 3 Oyster Card masrafı + yeme-içme derken orada kalmak bana bayağı pahalıya mal oluyordu. Tecrübeli arkadaşlarım Tansu ve Vural ile birlikte bana bir oda aramaya başlamıştık. Ama bütçeme uygun evler hiçte bizim alıştığımız standartlara uygun değildi.



Bir kere odalar küçücüktü. İlk başlarda "single room" ve "double room" teriminin "tek kişilik oda" ve "çift kişilik oda" olduğunu düşüncesindeydim ama orada bu terimin çok farklı kullanıldığını single room'un "tek kişilik yatağın sığdığı oda" double room'unda "çift kişilik yatağın sığdığı oda" olduğunu malesef kısa zamanda öğrendim.

Yapacak bir şey yoktu tabi. Bir çok ev ve oda gezdikten sonra Cross Harbour'da bir single room tutmuştum ve 6 aylık sözleşmemi imzalamıştım. Bu 6 ay sonunda Türkiye'ye geldim bir süre geçirdim, tekrar vize başvurusu yaparken bu sefer kalacak yeri kendim ayarladım. Böylelikle de sizinle paylaşabileceğim tecrübeler edinmiş oldum. Maddeler halinde inceleyelim, haydi buyrun.

Yurtdışında eğitim sitelerini incelediğinizde, çoğunun yurtdışında dil, üniversite vs. eğitiminin daha ekonomik ve etkili olduğuna vurgu yaptığını görürsünüz. Doğrudur da ama iş konaklama masraflarına gelince dananın kuyruğu kopar. Çünkü hem İngiltere'nin geleneksel-bireysel toplum yapısı gereği, hem bu işin piyasası olduğu için, hemde TL-Pound kur farkından dolayı konaklama çok pahalıdır. Pound kurunu TL'ye çevirdiğiniz zaman görürsünüz ki küçücük bir odaya Türkiye'deki orta halli bir daireye verdiğiniz kiranın aynısını ödersiniz. Ayrıca odanızı tutarken sözleşme yapmak zorundasınızdır ve bu bağlayıcıdır. Sözleşmeyi iptal etmek size depozitonuza mal olabilir. Bunca stres altında ders çalışmakta pek kolay olmaz tabi. Bu yüzdende konaklama çok önemlidir.

Eğer yurtdışı eğitimi meselesini bir süredir araştırıyorsanız konaklama çeşitlerini zaten biliyorsunuzdur. Ben burada onları baştan aşağıya tekrarlayacak değilim ancak en popüler olanlar üzerinde biraz durmak gerekli diye düşünüyorum.

(Geçici olarak) Arkadaş yanında bir yere kıvrılmak (Dossing):
Eğer Londra'da (ya da genel olarak İngiltere'de kalacağınız yerde) bir arkadaşınız ya da tanıdığınız varsa ve kısa sürede kalacak bir yer bulma imkanınız olduğunu düşünüyorsanız bir kaç günlüğüne burada kalabilirsiniz. Vize başvurunuz sırasında arkadaşınızın adresini göstermeniz gerektiğini unutmayın. Tabi "bir köşeye kıvrılma" olgusunun bazı kuralları vardır. Bu kurallara uymak, kaldığınız kişi ile aranızdaki ilişki bakımından önemlidir. Bu kuralları kısaca şöyle sıralayabiliriz:

  • Daha ilk günden itibaren yoğun bir konaklama arayışına girin ve haddinden fazla kalmadığınızdan emin olun.
  • Kaldığınız gece başına 5 pound gibi bir ücret teklif etmek samimiyetinizi ve bir beleşçi olmadığınızı gösterir. Tabi bizim kültürümüzde böyle şeylerin parasal karşılığı olmaz ama en azından arkadaşınıza bir şeyler ısmarlamak iyi olur.
  • Kaldığınız yeri temiz tutun ve dağıtmayın.
  • Ev işlerine yardımcı olun. Bulaşıkları durulamak, çöpü çıkarmak gibi.
  • Buzdolabını kurcalamayın ve size ait olmayan şeyleri tüketmeyin.
  • Eğer evde bir telefon varsa sormadan ya da ücretini ödemeden kullanmayın.
  • Eğer ortak bir bilgisayar kullanacaksanız, çok meşgul etmeyin, xxx sitelere girmeyin. Eğer kendi bilgisayarınız varsa ve de internet bağlantısını kullanacaksanız büyük boyutlu dosyalar indirmeyin, yasal olmayan film, müzik vs. indirmeyin. Faturada bunlar ortaya çıkıyor ve bağlantı sahibine uyarı geliyor.
  • Arkadaşınız veya evin diğer sakinleri evde yokken bir mesaj bırakılmışsa mutlaka sahibine ulaştırın.
  • İkram edilmediği sürece evde alkollü içki tüketmeyin.
  • Eğer salonda uyuyacaksanız herkes kendi odasına çekilmeden yatağınızı hazırlayıp yatmayın.
  • Asla uzaktan kumandayı sahiplenmeyin.
       
Benim aklıma gelenler bunlar. Eğer sizinde aklınıza uyulması gereken kurallar geliyorsa yorum bırakarak paylaşın lütfen.

Hostelde kalmak: Hosteller kısa süreli konaklamalar için iyidir. Gecelik 10-25 Pound arası gibi bir ücret talep ederler. Ücret ve doluluk oranı mevsime, odanın büyüklüğüne, kişi sayısına ve şehirdeki etkinliklere göre değişiklik gösterir. Eğer ilk aşamada buralarda konaklayacaksanız mutlaka haftalık ücretleri sorun. İndirim alabilme ihtimaliniz vardır. UK Youth Hostel ve Generator Hostel bilindik kaliteli hostellerdir.

Akraba yanında konaklama: Akraba yanında konaklamak hem iyidir hemde biraz sorunludur, özelliklede bayansanız. Maddi açıdan ve yabancı bir ortama uyum süreci açısından avantajları vardır. Hazır bir aile ortamına, kurulu bir düzene girersiniz. Bu da kendi başınıza halletmeniz gereken bir çok işi daha baştan atlatmanızı sağlar. Ancak bulunduğunuz yerin kültürü ile kaynaşmak konusunda engeller ortaya koyar. Nerede olursak olalım Türküz ve koruyucu/gözetleyici yanımız ağır basar bu yüzden de akraba yanında özgürlüğümüz birazcık kısıtlanır. Eve giriş çıkış saatleriniz ve arkadaş getirmek gibi konular hep bir kurala bağlıdır. Ayrıca dil pratiği yapmak açısından da pek uygun bir ortam sağlamaz.

İngiliz(!) aile yanında konaklama (Homestay):
Bu konaklama türü en çok tercih edilen konaklama türüdür. Bunun nedenlerinin başında vize başvurusunda bir adres gösterme zorunluluğu gelmekle birlikte, İngiliz bir aile ile kalıp oranın kültürünü kısa yoldan edinmek ve en önemliside sürekli dil pratiği yapma durumunda olmak gelir. Aile yanında konaklamak size değişik seçenekler, bu seçeneklere görede değişik fiyat aralıkları sunar. Şöyle ki "Breakfast" size sabah kahvaltısı sunulacağını, "Half board" kahvaltı ve akşam yemeği sunulacağını, "Self catering"de size hiç bir yemek servisi yapılmayacağını ancak mutfağı ve mutfak ekipmanlarını kullanabileceğinizi belirten ifadelerdir. Bu konaklama tipininde kendine göre avantaj ve dezavantajları vardır. Derli toplu bir evde ve genelliklede ders çalışma masası olan, tuvalet-banyosu size ait bir oda da kalırsınız. Mutfakta genellikle bir bulaşık makinesi bulunur ve yemek yaptıktan veya yedikten sonra bulaşıkları sadece makineye dizmeniz yeterlidir. Çamaşır olayınıda aynı şekilde halledersiniz. Ancak İngiliz aile denince aklınıza kırmızı suratlı sarı saçlı mavi gözlü, Hugh Grant-Susan Sarandon gibi filmlerde gördüğümüz İngiliz tipleri aklınıza geliyorsa hemen uyarayım; öyle ailelerin karşınıza çıkma ihtimali çok fazla değildir. Afrika kökenli, Hintli vs. ailelere hazırlıklı olsanız iyi olur. Bunun dışında yine kendine has ve sizi biraz sıkacak kuralları olan aileler olabilir ama bu konaklama türü genel olarak okullar tarafından ayarlandığı için yer değişikliği yapma imkanı vardır. Eğer haftalık 120-160 pound arası kira bedelleri vardır.

Arkadaşlarla ev tutmak: Başka şehirlerde üniversite okuyanlar bilir. Bir kaç arkadaş bir araya gelinir ve bir ev tutulur. Kimi zaman oldukça eğlenceli geçen bu süreç bazanda hüsranla sonuçlanabilir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken mesele artık yabancı bir ülkede olduğunuz ve dil yeteneklerinizi geliştirebilmek için olabildiğince pratik yapmanız gerektiğidir. Tüm bunlar göze alındığında benim pek tavsiye etmediğim bir seçenektir.

Bir ev ya da dairede oda tutmak (Flat/House Share):
Müstakil evlerde veya apartman dairelerde oda tutmaktır. Kendinize ait bir odanız olmakla birlikte mutfak, banyo, tuvalet paylaşımlı olarak kullanılır. Fiyatlar; merkeze yakınlık, odanın büyüklüğü, evin durumu vs. kriterlere göre değişsede haftalık 80 pounddan başlayan fiyatlarla "single" odalar bulunabilir.
   
Oda paylaşmak (Roomshare): En büyük avantajı parasaldır. Sıkı bir araştırmayla haftalık 60 Pounda biriyle oda paylaşabilirsiniz. Bunun dışındaki olumsuzlukları kaldığınız arkadaşla birlikte çıkabilecek olumsuzluklardır. Alarmın sabah sizin istemediğiniz bir saatte çalması, ışıkların açık kalması, odanın dağınıklığı vb. ama iyi birine denk gelirseniz çok eğlenceli olabilir.

Kendi başınıza ev tutmak: Eğer maddi durumunuza güveniyorsanız uygun fiyatlara "bedsit" denilen odalardan ya da stüdyo dairelerden bulabilirsiniz. Bunların arasındaki fark şudur; Bedsit'lerin kendisine ait bir mutfağı vardır ama banyosu ortak paylaşımlıdır, Stüdyo dairelerse oda ve mutfağın birleşik olduğu ufak dairelerdir. Hani bizim "Amerikan Tarzı" dediğimiz daireler. Stüdyo daireler ortalama haftalık 180-220 Pound gibi fiyatlarla bulunabilir. Tam özgürlük için ideal konaklamalardır.
   
Görüldüğü üzere her bir konaklama çeşidinin kendine has avantajları ve dezavantajları var. Bunlar arasından seçim yapmak size düşüyor. Konaklama konusu uzun ve önemli bir konu. Gelecek yazımda yine aynı konuya devam edeceğim.

Kendinize ve çevrenize iyi davranın.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder